15 Şubat 2015 Pazar

Warrior

Warrior, Tom Hardy  ve Joel Edgerton un basrollerini paylaştığı, babalarıyla sorunları olan ve birbiriyle iletişimlerini uzun yıllar once kaybetmiş  iki kardeşin yollarının bir yarışmada kesişmesini  ve yarışmadaki olaylarla birlikte aralarındaki ilişkinin de gidişatını anlatan bır film.
Küçük bir kız çocuğuyken abimin uzun yıllar bana erkek kardeş muamelesi yapması yüzünden içinde aksiyon barındıran filmler benim cinderella hikayelerim barbie bebeklerim oldular. Başlarda yavaş bir tempoda ilerlesede yarıdan sonrasını heyecandan izleyemedim. İzledim, fakat durdurarak mola vererek.  Şiddet insanı olmasam da kardeslerden biri darbe aldıkca gerildim diğeri vurdukça rahatladım gaza geldim.  İçindeki dozunda dramıyla ve son yarım saat gozlerimi doldurmasıyla, benim gözümde güzel bir yere oturdu bu film. Hmm... bu kadar dedim, ama senaryonun o kadar güzel olduğunu soyleyemeyeceğim. Sanki biraz daha ekstrem bir şeyler beklerdim ya da sonunun bu kadar tahmin edilebilir olmamasını zira doğru tahmin ıcın bebek kafası yeterli. Niye bebek kafasını tercih ettim bilmiyorum iki kardeşi görünce duygulandım sanırım. Bu neyin cağrışımıysa?
Filmde müzik derseniz... hatırlamıyorum. Benim hatam da değil oraya yönelmemışler sanki. Oyunculuğa artıyı verdik zaten, babaya değinmeden de geçmeyeyim, zaten baba olmasaymış hikaye falan olmazmış ama oynayan oyuncu da ayrı bir tat katmış..
Filmin imdb top 250de olmasına bakmayın, senaryodan beklentimin yüksek olmasının sebebi tam olarak bu puandı. Ama beklentim çok yüksek olmasaydı, film idare edebilirdi. 
D.

Divergent

Film izlerken hakkını vermek istediğiniz filmler olur özenle izlemek yorumlamak istersiniz dikkatlice. Bazen de çıtır çerez, sizi yormayacak filmler ararsınız; işte o zamanlarda izlenecek en iyi şeyler dizilerdir. Fakat siz de eksikliğini çekiyor musunuz bilmiyorum bu ara dizilerde bir kıtlık var. Dizilerde aradığınızı bulamıyorsanız,  çok ilgi görmüş fakat eften püften olduğunu düşündüğünüz aradan çıkarmak istediğiniz filmlere yönelirsiniz. Hadi bunu da izlememiş olmayayım diyerek. İşte ben bu filme böyle başladım ergenler beni çağırıyooor nidalarıyla. Fakat şu an ikincisini bekliyorum sanırım içimdeki gizli ergenle bağlantıya geçti bu film.
Filmimiz en çok satılanlar listesinde de ilgi görmüş bir üçleme olan serinin kitabından uyarlanmış.  Her kitaba bir film şeklinde olacak gibi gözüküyor. Kitap young adult grubuna hitap eden bir distopya gibi gözükse de, daha büyük yaş grubuna da hitap etmiş, okunmuş, beğenilmiş.  Sanırım kadınlarda bir aşk özlemi var.
Başrollerinde Shailene Woodley ve Theo James oynamakta. Ha bir de Kate Winslet var bu filmde oynamayı neden seçmiş bilemedim, ama filmi izlemek için bir artı olarak duruyor.  Kadroyu gözden geçirirseniz, yan rollerde bayağı ilgi gören dizilerin başrolleri yer almakta. Ben de bu sektörü anlayamadım nam-ı diğer Nikita mı dersiniz yoksa Scandal’dan Mr President mı dersiniz, sayamadım..
Distopyamızda beş grup var ve her grubun bir kimliği görevi sorumluluğu var. Gençler belli bir yaşa geldiklerinde bir teste tabi tutuluyorlar ve test sonuçları onlara hangi gruba ait olduklarını gösteriyor. İsterlerse test sonuçlarına göre ya da test sonucuna rağmen ait olduklarını düşündükleri grubu tercih edebiliyorlar. Fakat grubu seçtikten sonra geri dönüşü yok. Herhangi bir gruba ait olamayanlar dışlanıyorlar ve sokaklarda yaşamaya mahkum kalıyorlar. İşte test zamanından itibaren bizim kız Tris’in yaşadıkları, uyum çabası ve arka planda dönen olaylar anlatılıyor. Filmin adının Divergent olmasından, uyumsuz olanın da bizim kız olmasından film gidişatıyla ilgili size spoiler vermeden bilgi verdiğimi düşünüyorum.


Tris’i oynayan hatun  Shailene Woodley’i neye göre seçtiler, diye sormak istiyorum gerçekten kızın doğallığına lafım yok makyaj olmadan da kendini göstermiş; ama  o agız, burun, göz, kız itici ve oynadığı roldeki kızın gücünü gösterebilecek hiçbir özelliği yok. Ve aklıma şunu getiriyor, Hunger Games de Jennifer Lawrence doğal, masum, ama güçlü birini canlandırıyordu, ona mı özendiler, ona mı benzetmeye çalıştılar bilemedim. Filmi izlerken sürekli bu kız olmasaymış dediğimden filmin film olduğunu hatırlayarak izledim, sürekli gerçekçilik direk oyuncudan gitmiş. Onun dışında Theo James  niye bana çekici geldi diye sorguladım durdum, sonradan onunda Downton Abbey’deki Kemal Pamuk olduğunu öğrendim şaşkınlardayım. Kate sen de çok kilo almışsın, o kadar çocuk doğrursan böyle olur.  Sahnelerde çok olay yoktu, ama akıcılık vardı, fakat çok uzun bir film ve sanki film sadece karakter tanıtımı ve giriş niteliğinde olmuş sizi sadece ikinciye hazırlıyor.
D.