Nasıl delirdim?
Bu yazı spoiler içerebilir. Kusuruma bakmayın.
Mad Max: Fury Road'u izleyip çok beğenince ilk filmi de bir izleyeyim dedim. Mel Gibson başrolde. Ayrıca Joanne Samuel ve Hugh Keays-Byrne (bu filmde Toecutter'ı oynarken, son filmde Immortan Joe'yu oynuyor) de yer almakta. Max evli, çocuklu, aynı zamanda bir polis. Olaylar Avustralya'da geçiyor ve Max vahşi motor çeteleriyle uğraşıyor. Film serinin Max'in balataları nasıl sıyırdığını anlatan ilk filmi.
Yine hareketli bir film ama yavaş. Aksiyon sahneleri gaza getirmiyor. Amaç Max'in Mad Max'e dönüşümünü anlatmak olduğu için olsa gerek, çünkü izlerken sadece Max şimdi ne yapacak, gerizekalı karısı başlarında onca bela varken çocuklarını yalnız bırakıp yüzmeye gitmese olmaz mıydı, diye düşünüyorsunuz. Evet, çok güzel bir eşi var ama biraz yel kafa :).
Başlarda Max motor çetesinin bir üyesinin ölümüne sebep oluyor ve çete de intikam istiyor. İlk yarım saat çete kadını ve çocuğu öldürecek Max çıldıracak, sonra olaylar olaylar sandım ama konu tüm filme yayılmış ve can alıcı noktayı sona bırakmış. O yüzden spoilerlı bir yazı olabilir dedim.
Ya çekildiği seneden ya da tembellikten iğrenç sahneler pek gösterilmemiş, filmdeki en iğrenç sahnede kopmuş bir el vardı o da çok gerçekçi değildi. Fury Road kadar midemi bulandırmadı.
Şimdi sıra ikinci filmde, çünkü çıldırmış bir Max var orada.
Herkese iyi seyirler.
B.
B.